13 Nisan 2010 Salı

''Mustafa Denizli ufkumu genişletti..''

''Mustafa Denizli ufkumu genişletti..''
Beşiktaş'ın efsane kalecilerinden Zafer Öğer, geçen sezon Mustafa Denizli'nin takımın başına gelmesiyle Tayfur Havutçu ile birlikte tecrübeli hocanın yardımcıları olarak göreve geldi. Teklif aldığı gün sabaha kadar uyuyamadığını ve eşiyle duygusal anlar yaşadığını söyleyen Öğer, Bugün Gazetesi'nden Ali Karaboğa'ya özel açıklamalarda bulundu.

Beşiktaş geçen sezon çifte kupayla sezonu kapattı. Neler hissettiniz?
Yıllarca formasını giydiğim Beşiktaş'ta antrenör olarak şampiyonluk yaşamak bana gurur verdi. Böyle bir duyguyu tarif etmek gerçekten zor. Yaşamak gerekir. Her insana da bu nasip olmaz.

Mustafa Denizli ile çalışmak nasıl bir duygu?
Mustafa hocayla çalışmak apayrı bir duygu. Tecrübeli bir teknik adamla çalışmak bana büyük şeyler kattı. Ufkum genişledi. Bugüne kadar yaptığım çalışmaları Mustafa hocayla yüzde yüz değiştirdim. Daha iyisini öğrendim. Bunu yaptım. Bana faydası gerçekten büyük oldu. Sadece futbolcular bir şeyler öğrenmedi. Ben ve Tayfur'da bundan nasibimizi aldık. Bezim için büyük bir kazanç.

Denizli'nin şampiyonluktaki yüzdesi nedir?
Tabii ki yüz de yüz. Geçen sezon Ertuğrul Sağlam'ın gitmesiyle göreve geldik. Avrupa'dan elenmiş bir takım vardı. Hedefi Türkiye Ligi'nde ve kupasında başarıyı yakalamaktı. Zaman zaman sakatlıklardan dolayı istemediğimiz sonuçlar aldık. Ancak Mustafa Denizli işte burada devreye girdi. 'Önce kendisi inandı sonra bizlere aktardı ve daha sonra da futbolcularına bunu aşıladı. Bize her zaman şunları söyledi, 'Siz inanmazsanız başkaları hiç inanmaz. Önce sizin inanmanız gerekiyor ki başarıyı yakalayalım' derdi. Gerçekten de dedikleri tek tek çıkmaya başladı. Takım kötü olduğunda 'tek sorumlu benim' demesini bildiği gibi başarıda ise 'Bu hepimizin' diyerek hoş görüde bulundu. İşte liderlik de budur. Bu nedenle Beşiktaş aldığı kupada en büyük etken Mustafa Denizli'nindir.

Mustafa Denizli'nin sezon bitmeden yeni sözleşme imzalamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca Denizli neden 3 yıllık sözleşmeye yanaşmadı?
Başarılı iki sezon geçirdi. Şu an da gitmesi için de bir neden yoktu. Hocamız da biz de burada olmaktan mutluyuz. İstendiğimiz sürece de kalacağız. Fenerbahçe maçı sonrası Mustafa Denizli ve bizler yeni sözleşme yapacaktık. Ancak yönetimimiz bu konunun fazla uzatılmasının takımada yansıyabileceğini düşünerek imzayı erkene aldı. Hocamız da bu görüşe katıldığı için sözleşme yaptı. Bilindiği gibi Mustafa Denizli yıllarca bir prensip edinmiştir. Bu da ne kulübü ne de kendisini sıkıntıya sokacak olan uzun dönemli sözleşmelerden kaçınmak. Yani her zaman olduğu gibi 1 yıllıkta karar kılmıştır. Mustafa Denizli'nin yanında olmak Beşiktaş'a hizmet vermek onur verici. Kendi açımdan soracak olursanız daha yıllarca burada görev yapacağız. Başarılar da bu emeğimizin kanıtı olacaktır.

Beşiktaş'taki kaleciler size göre hedefi büyükten bir ekip için yeterli mi? Rüştü'nün imzasıyla Hakan'ın halen sözleşme yapmamasını nasıl değerlendirirsiniz?
Rüştü, Hakan ve Korcan geçen sezonun şampiyon ekibinin kalesini korudu. Rüştü ligde iyi performans taşırken, Hakan ise Türkiye Kupası'nda kendini gösterdi. Her ikisi de takımlarına katkı sağladı ve Beşiktaş iki kupayı da aldı. Korcan genç bir arkadaşımız. Daha öğreneceği çok şey var. Ancak inanıyorum ki Korcan'da Rüştü ve Hakan gibi başarılara imza atacak günlere gelecektir. Yani üç kalecimizden de memnunuz. Bunlarla da yolumuza devam edeceğimize inanıyorum. Rüştü'nün imzalaması beni sevindirdi. Hakan da imza atacaktır. Zaten ayrılmayı da düşünmüyor. Korcan konusunda ise şu an A2'nin kalesini koruyor.

Peki ya devre arasında aldığınız Ramazan'ın durumu nedir?
Ramazan Avrupa'da başarılı olmuş bir kaleci. Beşiktaş'ın yararlanacağını düşünerek alındı. Şu an bir sakatlık dönemi geçiriyor. Tabii ki bazı eksikleri var. Bunu da çalışkanlığı ile tamamlayacağına inanıyorum. Kendisiyle ilgili olarak sezon sonu bir karar vermeyi düşünüyoruz. Bu konuda bugünden bir şeyler söylemek yanlış olur.

Kalecilere baktığım da hepsi de birbirinde kaliteli ve performans olarak iyi durumdalar. Bunu nasıl dengede tutuyorsunuz? Ne gibi özel çalışmalar yapıyorsunuz?
Evet tüm kalecilerimizi her zaman oynayacak gibi hazırlamaya çalışıyoruz. Böylelikle yaşanan şanssızlıklara karşı bir önlem de almış oluyoruz. Ancak bu sezon bu şanssızlıklar bizim zor durumda bıraktı. Önce Rüştü burnundan sakatlandı. Daha sonra Hakan elinden sakatlandı. Korcan ise tecrübesizliğinin kurbanı oldu. Ramazan ise uyum döneminde kaleye geçti. Anlayacağınız tüm bunlara rağmen bugün şampiyonluk adayları arasında yer alıyoruz. Kalemiz yıkılmadı. Son haftalarda Rüştü'nün performansı mağlubiyet almamamızı sağladı. Onların formda kalması da kaleci antrenörünün başarısıdır. O kadar da etkimiz olsun yani. Ama şunu çok önemli hoca-oyuncu ilişkileri çok önemli. Buradaki başarı da bundan dolayı çıkmıştır.

Rüştü, Milli Takım'a geri dönecek mi?
Onu bu Milli Takım'a geri göndermeyi düşünüyoruz. Gösterdiği bu performansla da bunu hak ediyor. Biliyorsunuz daha önce Rüştü ayrıldığını söylemişti ama dönmüştü. Zaten bana da 'Eğer bana ihtiyaçları olurda çağırırlarsa giderim' dedi. Ben de kendisine senin çağırmadan göndereceğiz dedim. Çünkü bugün Beşiktaş'ın kalesini koruyorsa Milli Takım'ı kalesini neden korumasın ki.

Galatasaray-Fenerbahçe maçını seyretmişsinizdir. Volkan'ın yapmış olduğu hareket için ne diyorsunuz?
Kendisi zaten maçtan sonra özür diledi. Tabii ki yanlış bir davranış. Ancak bunun üstüne bu kadar da gitmek Volkan'ı yıpratır. Sonuçta, Volkan, Milli Takım'ın da kalesini koruyan biri. Sayıları az olan kalecilerimizin bu şekilde dışlanması veya sorgulaması sadece ona değil herkese zarar verir. Hatasını anlamış ve özür de dilemiştir. İnanıyorum ki Volkan da bir daha böylesi bir hatayı yapmaz.

Yine aynı derbide Franco'nun yemiş olduğu gol herkesi şaşırttı. Siz ne diyorsunuz bu pozisyon için?
Kaleci talihsizliği. Bu tür olaylar zamanında bizimde başımıza geldi. Bilindiği gibi kalecilerin yapmış olduğu hatalar her zaman daha çok dikkat çekiyor. Bunun nedeni ise sonuca etken yaptıklarından. Türkiye'de bazen eleştirilerin dozunu aşırı olarak kaçırıyorlar. Tabii ki bu sadece Franco'yu değil camiayı etkiliyor. Hedef Franco gösterilmesi de yanlış. Bu bir takım oyunudur. Nasıl golcü kaçırıyorsa bazen de kaleciler de hatalı gol goller yiyor.

Geçmiş ile bugün arasındaki kalecileri nasıl değerlendirirsiniz?
Ben Şeref Stadı'nda yetiştim. Bugünkülere bakın çim sahalarda idman yapıyor. Yani şartlar onların lehine daha çok. Ancak bakıldığında o dönemin kalecileri bugün halen konuşuluyor. Şenol Güneş, Engin İpekoğlu, Hayrettin, Yaşar'ı kime sorsanız bilirler ve anlatırlar. Bu da onların ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Yani yetenek hiçbir zaman kulak arkası edilmemeli. Bizler bu yeteneklerimizi şimdiki gençlere aktarıyoruz. değerimiz bilinmeli.

Peki kafanızda gerçekleştirmek istediğiniz bir proje var mı?
Evet. İnşallah bunu Beşiktaş'ta gelecek sezon gerçekleştiririz. Takımların başındaki teknik direktörler gibi bir kulübün de kaleci teknik adamın olmasını düşünüyoruz. Yani A takımdan en alta ki ekibe kadar yer alan kaleciler bir ekip tarafından çalıştırılmalı ve bunların başına da teknik direktör olarak bir olmalı. O zaman daha iyi kaleciler olur. Çünkü hepsini değerlendiren biri olduğundan yetenekleri görmenizde daha kolay oluşur.

Türkiye'de geleceği parlak gördüğünüz kaleciler kimlerdir?
Çanakkale Dardanel'den Ferhat, Denizlispor'dan Cenk var.

Ufuk var Galatasaray'a gelen bunun için ne diyorsunuz?
Manisa'da oynasaydı onun için daha iyiydi. Çünkü oynadığınız bir ekipten bir takıma 3'üncü kaleci olarak gelmek bana göre çok yanlış. Kendini geliştirmek bakımından. Ufuk iyi bir kaleci ama kalsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

Trabzonspor beraberliği şampiyonluk yolunda sizi çok etkiledi mi?
Böylesine bir maçtan tabi ki 3 puanla ayrılmayı hesaplıyorduk. Ancak eldeki sakatlıklar kadro kurmamızda sıkıntı yarattığı bir gerçek. Tüm bunlara rağmen buna sığınmak da bizim gibi büyük bir takıma yakışmaz. Daha önümüzde 5 hafta var. Her takım bizim gibi puan ve puanlar kaybedecek maçlar oynayacak. İşte bu dönemde az hata yapan takım ipi göğüsleyecektir. Unutmamak lazım bizin sadece saha içindeki mücadeleniz yetmiyor. Bakın Trabzonspor maçında hakemin mutlak bir penaltımızı es geçmesi 2 puanımıza neden oldu. Burada kulüpler kadar hakemler ve federasyona daha büyük görevler düşmekte. Bu çocukların emeğini bu kadar basit hatalarla yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Beşiktaş camiası bu tür oyunlar karşısında her dönem karşı karşıya gelmiş ve hakkını da savunmuştur. Türk futbolu eğer ilerlemek istiyorsa öncelikle kendi içindeki bu olayları yaşatmamalı.

Son olarak ne söylemek istersiniz?
Öncelikle taraftarlarımızdan kalan haftalarda takımlarını yalnız bırakmamasını istiyorum. Bizler ne kadar oyuncularımızı maça hazırlasak da seyircinin stattaki gücü onları daha da motife ediyor. Coşkuları ve destekleri oyuncularımızın inanç ve güvenlerini yüksek noktaya çıkarıyor. Yani 12'inci adam her zaman en büyük silah olmuştur. Bu gücü de Beşiktaş taraftarlarından bekliyoruz. Bizler şampiyonluğu istiyorsak camia olarak dış güçlere karşı kilitlenmemiz gerekiyor. Kişiler değil camialar önemli olduğunu unutmamak gerekir. Oyuncularımız hata yapabilir ama bunları hoş görüyle görmesi gereken de taraftarıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder