26 Şubat 2010 Cuma

İşte sol ayaklı Türk Maicon!

Özel Röportaj / Ajansspor.com
Koray Düşova


O, Türk baba ve Kıbrıslı annenin çocuğu olarak İngiltere'de adım attığı futbola.. Galatasaray mektebinde kısa süre zaman geçirip, İtalyan devi Inter'e transfer oldu..
Mourinho ile birlikte Inter'de A takım idmanına bile çıktı..
Genç Türk futbolcu Mete Serdar Çoban'dan bahsediyoruz..

Ailevi nedenlerden ötürü döndüğü İngiltere'de, şimdilerde en önemli futbol okullarından West Ham'da yer alıyor.. Sakatlık illetinden sonra Ada'dan kopma noktasına gelse de, "Sol ayaklı Maicon" lakabını almasına neden olan yeteneğini bilen dev ekipler peşinde..

Bir Galatasaray tarafarı olduğunu açıkça söyleyen, Bursaspor'a da sempatisini anlatan Mete için, yeşil beyazlılar nabız yoklamış bile.. O bir gün "Ya Galatasaray, ya Bursaspor'da olacağım" diyor..

Türkiye'ye gelmeye sıcak baksa da ilk hedefi İspanya olan, "Türk markasını dünyaya tanıtacağım" diyen Mete'nin dünyasına çağırıyoruz sizi..

İşte; belki de yakında Türk milli takımı formasıyla da göreceğimiz, gelecek vaadeden Türk futbolcumuz Mete Serdar Çoban'la, Ajansspor.com'dan Koray Düşova'nın gerçekleştirdiği röportaj..




-Merhaba Mete. Öncelikle nerelisin? Kısaca ailenden bahsederek başlayalım sohbetimize..
Ben Kıbrıslıyım. 1994’te Kıbrıs Güzelyurt’ta doğdum. Kalkanlı köyündenim. Babam Balıkesirli, annem ise Kıbrıslı. 23 yaşında bir ağabeyim ve 11 yaşında bir kız kardeşim var.

- Ailece İngiltere’ye yerleştiğinizi biliyoruz. Neden böyle bir durum yaşandı?
Ağabeyimin ayağından ameliyat olma zorunluluğu vardı. O zamanlar bu ameliyat çok az yerde yapılıyordu ve alternatif şehirlerden biri de Londra’ydı. Önce babam ve ağabeyim, sonra biz İngiltere’ye gittik. Yani bu şehre taşınmamız biraz da mecburiyetten oldu.


-“KENDİ KENDİMİ KEŞFETTİM”-

- Futbola dönelim.. Futbolla nasıl tanıştın? Bize biraz futbola başlangıç sürecin hakkında bilgi verir misin?
Daha küçük yaşta futbol sevdalıları arasına katıldım. Yolum İstanbul’a düştüğünde ise her şey bir anda gelişti.. Futbola kilolu olduğum için kaleci olarak başlamıştım. St. Mattais adlı bir mahalle takımındaydım. İki sezon oynadım. Babam Türkiyeli olduğu için 12 yaşındayken 2006 yaz döneminde İstanbul’a tatile gitmiştik. O süreç içerisinde Galatasaray alt yapısına katıldım. Deneme olarak sol bek oynamak istedim ve başarılı oldum.

- Yani mevkiini sen seçtin.. Kısacası kendi kendini keşfettin..
Evet, aynen öyle, kendimi keşfettim.. Galatasaray alt yapısı seçmelerinde başarılı olunca, futbolu üst düzeyde oynayabileceğimi öğrendim. Ben yolumu kendim çizsem de, benim futbolcu olmamda en büyük pay Tevfik ağabeyimindir. Bana çok destek oldu.. Gerek motivasyon sağlaması, gerekse benimle İtalya’ya beraber gelmesi başarımda çok büyük bir rol oynadı.. Onun için kendisine çok teşekkür ediyorum.

-“BEN GALATASARAYLIYIM..”-

- İtalya’dan bahsetmişken, o kısma geçmek istiyorum.. Galatasaray altyapısında sadece 2 ay geçirdiğini biliyoruz. Ardından sarı kırmızılı takımdan ayrılıp Inter’e geçtin. Peki, Inter’le anlaşma sürecine değinir misin?
Inter'le anlaşma sürecim çok çabuk gelişen bir olaydı. Beni denemeye aldılar ve beğendiler. Sonra Inter'in gençlerden sorumlu direktörü ailemle temasa geçerek anlaşmaya vardı. Çok ısrarlılardı. Tabii ki ben de çok istedim.. Böyle bir kulüpte oynamak en büyük arzumdu.. Bu ve bunun gibi birçok nedenden ötürü Inter’i seçtim..

- Peki, Galatasaray Kulübü’nden kalman yönünde herhangi bir baskı olmadı mı?
Galatasaray benim çok sevdiğim ve küçük yaştan beri taraftarı olduğum kulüp. Ama böyle bir teklif almam benim için çok büyük bir şeydi. Galatasaray da Inter’e gitme kararıma saygı duydu.. Ben orada hem Galatasaray'dan gelen bir oyuncuyu, hem de bir Türk oyuncu olarak Türkiye’yi temsil etmiş olacaktım. Sağ olsun Galatasaray Kulübü hiç bir sorun yaratmadı.

-“KALSAYDIM GALATASARAY A TAKIMINA YÜKSELİRDİM”-

- Peki Inter sana teklif yapmamış olsa ve Galatasaray’da kalsaydın -sakatlık yaşamadığını da düşünelim-, şuan Galatasaray’da nasıl bir durumda olurdun? Gelecekte Galatasaray A takımına yükselme şansın yüksek miydi?
Şu an Galatasaray takımında olsaydım, bence oynama şansım olabilirdi. Çünkü sonuçta benim pozisyonumda iyi oyuncu bulmak zor. Şu anda 16 yaşındayım ve A takıma belki 1 veya 2 yıl içinde yükselmiş olurdum. Ancak aynı zamanda çok büyük konuşmak da istemem çünkü Galatasaray alt yapısı çok iyi ve üstelik A takımda çok yetenekli isimler var.. Belki kendimi göstermem daha da uzun sürebilirdi ancak bunu başarabilirdim.. Bu benim fikrim tabii ki..

-JOSE MOURINHO İLE GÖRÜŞTÜM-

- İtalya günlerine geri dönelim.. Sence bu kadar genç yaşta Avrupa'da oynamak doğru bir karar mıydı?
Evet, gelişimim için çok iyi bir seçenekti. Avrupa’da hem teknik, hem de fiziksel olarak oyuncuları gerçekten çok iyi çalıştırıyorlar.

- Inter'de A takımın teknik heyeti seni takip ediyor muydu?
Çok fazla diyalog yaşamasak da benim hakkımda bilgileri vardı. Bir kaç sefer idmana da cıktım. 14 yaşındayken A takım ile beraber çalışmayı başardım. Bunda, Jose Mourinho ile görüşmemiz etkili olmuştu.

- Mourinho ile neler görüştün?
Kendisi Inter’e benim son aylarımda gelmişti. İdmanlar ve kendi gelişimim hakkında neler düşündüğümü sormuştu. Ben de kendimi fiziksel ve teknik olarak çok iyi hissettiğimi, idmanların bana çok olumlu etki yaptığını söylemiştim. 1 hafta sonra Mourinho yönetiminde A takımla idmana çıktım.



-INTER’DEN SONRA WEST HAM’A..-

- Peki bu kadar önemli bir gelişim gösterdiğin Inter’den neden ayrıldın?
Inter'den ailevi nedenlerden dolayı ayrılmıştım. Çok küçük yaşta Inter'deydim ve benim için yaşam aynı zamanda zorlu geçiyordu. Yoksa başka bir neden yoktu. Inter futbol kulübünü çok seviyorum.

- Daha sonra West Ham altyapısına geçtin.. Bu nasıl gerçekleşti?
Dediğim gibi zaten İtalya’dan İngiltere’ye dönmek gibi bir hedefim vardı. West Ham’ın beni istediğini öğrendiğimde mutlu oldum çünkü Londra’ya dönecektim. O sırada devreye girdiler ve ben de tekliflerini kabul ettim.

-“1 VEYA 2 YIL SONRA…”-

- Joe Cole, Frank Lampard, John Terry ve Rio Ferdinand gibi önemli oyuncuları yetiştiren West Ham United altyapısı Ada'nın en saygı duyulan futbol okullarından biri olarak görülür. Dünya'nın en önemli liglerinden biri olan Premier League'in de eşiğindesin. Ne kadar bir süreçten sonra seni üst düzey oyuncuların arasında izleyeceğiz?
Bir veya iki yıl içinde beni izleyecekseniz. Ama unutmayın ki daha yaşım 16 ve önümde çok uzun yıllar var.

- Geçirdiğin sağlam bir altyapı deneyimi var. Kariyer planın açısından istediğin noktada mısın?
Şuanki altyapı deneyimim kariyerimi çok iyi yönde etkileyecektir.. Çünkü futbol olarak çok geliştim. Inter’deki tüm teknik heyetin bunda emeği var. Tabii ki sakatlanmasaydım daha iyi durumda olabilirdim ama halen önümde uzun bir süreç var. Dediğim gibi önümüzdeki yıllarda bence daha iyi bir yere ulaşmış olacağım. O zaman kendimi bir noktada görebilirim.

-“WEST HAM SAKATLIĞIMLA İLGİLENMEDİ”-

- Bahsettiğin talihsiz sakatlığın nasıl oldu, neler yaşadın? Şuan sağlık durumun nasıl?
Sol bacağımdaki kasığımdan sakatlandım. İyileşmesini beklemek zorunda kaldığınız bir sakatlık olduğu için çok zordu. 13 ay sakat kalmak kolay bir şey değil. Sakatlıktan sonra kondisyonumu yükseltmek için eski bir olimpiyat atleti ile beraber antrenman yaptım. Şuan Allaha şükürler olsun ki sakatlığımdan hiçbir iz yok..

- Bir röportajında West Ham’dan ayrılma planın olduğunu da belirtmiştin. Ayrılma düşüncenin sebebi nedir?
Ayrılma düşüncemde West Ham’ın sakatlığımı ciddiye almaması rol oynadı.. Bu durumu ciddiye almamaları beni çok üzdü. Bu sebepten dolayı artık West Ham'da kendimi görmek istemedim, burada olmayı kendime yakıştıramadım.

- Bu sözlerden iplerin koptuğunu anlıyoruz.. Peki, Avrupa’da hangi takımların takibindesin? Yine ülke değiştirmen söz konusu olabilir mi?
Benim amacım tabii ki daha iyi bir takımda oynamak. Önümüzdeki aylarda hangi takıma gideceğim belli olacak. Şu anda beni isteyen birçok takım var ama bunları açıklamak doğru olmaz. Önümüzdeki aylarda her şey zaten netleşecek.

-Menajerin kim? Geleceğinle ilgili nasıl planlar yapıyorsunuz?
Menajerim Borko Krunic. Yugoslav kökenli, deneyimli biri.. Şu anda geleceğim ile ilgili yavaş yavaş kendimi geliştirmeye çalışıyoruz. Bizim planımızda her zaman büyük kulüpler var ve olacaktır.

-“HAYALİM GALATASARAY’DA OYNAMAK..”-

- Hayalindeki takım(lar) ve çalışmak istediğin teknik direktör(ler) hangileri?
Her zaman İspanya’da futbol oynamak istedim. Böyle bir şeyin olması beni çok sevindirir. Hayalimdeki takım Real Madrid, Athletico Madrid ve tabii ki Galatasaray.. Biliyorum ki A.Madrid ve R.Madrid hedefim biraz tuhaf algılanabilir ama ben iki kulübü de çok seviyorum. Tabii en büyük hayalim R.Madrid forması giymek.
Galatasaray’ın ise küçük yaştan beri çok büyük bir fanatiğiyim.. Onun için kariyerimin bir noktasında Galatasaray'da oynamak isterim. Çalışmak istediğim teknik direktörler ise Jose Mourinho, Guus Hiddink, Luiz Felipe Scolari, Pep Guardiola, Frank Rijkaard ve bir de İngiltere menajeri Fabio Capello.. Guus Hiddink ve Frank Rijkaard'ın Türkiye’de çalışması da benim adıma çok sevindirici bir olay. Üstelik en çok sevdiğim iki takım olan Türkiye Milli takımı ile Galatasaray’ın menajerleri…

-“YA GALATASARAY, YA BURSASPOR..”-

- Galatasaray’a olan bu özel ilginden bahseder misin?
Küçük yaştan beri taraftarı olduğum takım Galatasaray.. Ben fanatik bir Galatasaray taraftarıyım ve inşallah ilerde şansım olursa sarı kırmızılı ekibin A takımında forma giymek istiyorum. Ancak bir de Bursaspor var tabii.. Aynı zamanda Bursaspor'a da sempatim var. Kendilerinden transfer teklifi de almıştım. Bu beni ayrıca mutlu etmişti. Eğer bir gün Türkiye’de bir takımda oynayacak olursam bu takımlar ya Galatasaray, ya da Bursaspor’dur.

- Peki, Bursaspor’a olan sempatin nasıl başladı? Yeşil beyazlı ekip seninle ne zaman ve nasıl temasa geçti?
Ben İtalya’dayken boş zamanlarımda Türkiye Süper Ligi’ni de takip ederdim. Babamın Balıkesirli olmasından ve taraftarının coşkusundan dolayı Bursaspor’a zaten bir sempatim vardı. Daha sonra Bursasporlu fanatiklerin içinde yer alan ve gerçekten çok sevdiğim Osman ağabeyim bana ‘Seni Bursaspor’a alsak ne güzel olur’ dedi.. Ben de ‘seve seve gelirim’ cevabı verdim. O da kulüpten yetkililere benim adımı ulaştırmış.. Bursasporlu yetkililerden biriyle menajerim görüştü. Ancak şuan bu konuda net bir şey yok.

-SOL AYAKLI MAICON-

- Futbol kariyerine geri dönelim.. Sol bek oynadığını biliyoruz. Sence iyi bir bek oyuncusunun hangi özellikleri olmalı? En beğendiğin veya geliştirmen gereken özelliklerin neler?
İyi bir sol bek oyuncusu olmak için bence topa iyi hakim olmak lazım. Çünkü sonuçta oyunu başlatan savunmadır. Ve panik sorunları da yaşamamanız lazım. Tabii ki benim her bölgede kendimi geliştirmem gerekli ve geliştiriyorum da.. En çok beğendiğim özeliklerim arasında topa iyi hakim olmam ve sadece sol bek değil, birçok pozisyonda kolaylıkla oynayabilmem var.

- Maicon gibi oyuncuya benzetilmek nasıl bir duygu? "Sol ayaklı Maicon" yakıştırması senin hırslanmanı mı, rahat olmanı mı sağlıyor? Mete ileride Maicon gibi gençlerin örnek alacağı bir futbolcu olabilecek mi?
Maicon gibi bir oyuncuya benzetilmek çok büyük bir gurur.. Sadece ben değil eminim ki futbolu izleyen çok kişi de taktir eder ki; Maicon dünyanın en iyi sağ beki veya en iyi değilse bile ilk 2 sırada yer alır.. "Sol ayaklı Maicon" sözü beni hem hırslandırıyor hem de rahatlatıyor. Bu rahatlık kendime güvenimi daha çok artırıyor, onun için de topa hakim olduğumda kendime çok güveniyorum. Hırslanma nedenime gelince; eğer insanlar bana böyle benzetmeler yapıyorsa bu demektir ki; bende bir ışık görmüşler.. Bunun kalıcı olması için kendimi daha çok geliştirmeye çalışıyorum. İnşallah bir gün beni de örnek alanlar olur. Ama bu da benim elimde olan bir şey.

-“KENDİMİ BİR TÜRK MARKASI OLARAK DÜNYAYA TANITACAĞIM”-

- Avrupa futbolunu ele alacak olursak, oynadığın mevkide üst düzey oyuncu bulmanın zor olduğunu görüyoruz. Bu seviyeye çıkabileceğini hatta geçebileceğini düşünüyor musun?
Oynadığım pozisyonumda iyi bir futbolcu bulmanın zor olduğuna katılıyorum. Ben bu anlamda kendime güveniyorum. Her zaman da kendime güvendim. Dünyanın en iyi sol beki olmak için olmasa da, dünyanın en iyi oyuncusu olmak amacıyla futbola başladım. Bu yüzden elimden geldiği kadar kendimi dünyaya bir Türk markası olarak tanıtacağım.

- Türkiye’deki sol beklerden beğendiğin isimler var mı?
Türkiye sol bek pozisyonunda çok zorlanıyor ama bence Hakan Balta çok iyi bir oyuncu. Ama bir tek Hakan Balta var.. Bu kadar az futbolcu olması Türkiye için iyi bir durum değil. İnşallah ilerde bu sorunu çözeriz.

- Peki, karşısında zorlanacağını düşündüğün bir Türk hücumcu var mı?
Arda Turan bence çok iyi bir futbolcu. Avrupa’da oynayacak yeteneği de kesinlikle var. Onun için bence bana zorluk çektirebilir. Başka Türk oyuncular da var ama karşısında zorlanabileceğim isim olarak Arda Turan en önemli hücum oyuncusu..

-“BENİ TÜRK MİLLİ FORMASIYLA GÖRMEK İSTERLERDİ”-

- Spor basınının sıkça tartıştığı konuya gelelim.. KKTC'nin milli takımının kurulduğunu varsayarsak; Türkiye ile KKTC arasında bir tercih yapmak zorunda kalsan hangisini seçerdin? Hangi etkenler bu seçimde belirleyici olurdu?
Bu çok zor bir seçim olurdu.. Niye diye sorarsanız; babam Türkiyeli, annem ise Kıbrıslı. Tabii ki her yönden Türkiye futbol olarak çok daha iyi.. Dünya kupasında, Avrupa şampiyonasında oynama şansım da daha çok olurdu. Bence Kıbrıslılar da beni Türkiye forması altında görmek isterdi.. Tarihe Kıbrıslı bir Türk milli oyuncu olarak geçmem için..

- Türk milli takımından sana ulaşan oldu mu?
Evet, bir kaç sefer benimle konuşan isimler oldu ama şu anda milli takıma çağrılma durumum netleşmedi.

-“TÜRKİYE’NİN İTALYA VE İNGİLTERE’DEN FARKI YOK, AMA..”-

- İtalya’da her zamanki yaşamından daha farklı bir kültüre, farklı bir dile, farklı bir sosyal ortama girdin. Buna alışmakta zorlandın mı? Adaptasyon sürecinden bahseder misin?
İlk başta biraz zorlandım ama arkadaşlarım ve Inter’deki çalışanlar bana çok destek oldular.. Adaptasyon sürecim de çok sürmedi. İtalyan dilini çok çabuk öğrendim ve 6 ay içerisinde artık dışarıya çıkıp dolaşabilecek hale gelmiştim. Dediğim gibi Inter Milan bana çok iyi baktı.

- İtalya ve İngiltere’deki profesyonellik anlayışı ile ilgili neler düşünüyorsun? Türkiye ile farkları neler?
Bence İtalya’daki futbol anlayışı İngilizlere göre çok daha iyi. Nedeniyse İngiltere’de çok lüzumsuz yere baskı yaratılıyor ve oyuncular çok büyütülüyor. İtalya’da ise kendi futbolunu gösterme şansı veriliyor oyunculara. Ama eğer profesyonellik anlamında konuşursak İngilizler bence dünyada en çok organize olan ve işlerini ciddiye alan ülkedir. Sadece futbolda değil genel olarak da böyle denilebilir. Türkiye’nin de çok büyük bir farkı yok aslında. Ama bana göre Türkiye’nin de İtalya ve İngiltere gibi gelişmesinde bir tek engel var; o da Avrupa Birliği’nde olmamasıdır.. Bu durum bazı engeller yaratıyor ve de Türkiye’nin futbol yönünden gelişmesini zorluyor.

-“ARDA TURAN BARCELONA’YA ÇOK UYGUN”-

- Peki, ülkemizdeki yetenekli oyuncuları Avrupa futbolunun neresinde görüyorsun?
Az önce de belirttiğim gibi bence Arda Turan üst düzey bir futbolcu.. Futbolu çok kolay oynayabiliyor.. Bazı insanlar katılmayabilir ama bence Barcelona’ya çok uygun bir futbol stili var. Bunun yanı sıra Volkan Demirel çok iyi bir kaleci, İngiltere’de bence dört büyük takımdan birinde oynayabilecek kapasitede. Nuri Şahin de çok büyük bir yetenek. Arsenal gibi bir kulübe çok iyi uyar. Hakan Balta çok iyi bir sol bek, bence en üst düzeyde ekipler olmasa bile Tottenham gibi takımlarda rahatlıkla oynayabilir. Bir de Sercan Yıldırım çok iyi bir futbolcu. Hem iyi bir golcü hem de tekniği çok iyi.. Avrupa’da büyük yerlere gelebilir.

- Türkiye’de beğendiğin isimleri öğrendik, dünyada en beğendiğin futbolcular kimler?
İdol futbolcularımın listesinin başında Maicon var. Ama en iyi oyuncuları konuşmak gerekirse Messi bence dünyanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu. Maradona, Iniesta, Ronaldinho, C.Ronaldo, Ronaldo Lima, Zidane, Hagi de çok iyi oyuncular(dı). En çok beğendiğim futbolcular ise dediğim gibi Maicon, Messi, Carvalho, Ronaldo, Iniesta, David Villa...

-“POPÜLER OLACAĞIM”-

-Sen de bu saydığın isimler gibi çok popüler bir oyuncu olacağına inanıyor musun?
Tabii ki ben de popüler bir oyuncu olacağımı düşünüyorum. Çünkü bence benim karakterim popüler birisi olmak için de uygun.

- Futbolcuların popülerliğini sağlayan belli simgeleri vardır; saç şekli, dövme, bileklik vs gibi.. Sen böyle bir yol izliyor musun?
Ben de yakışıklıyım ve bu şekilde ilgi çekiyorum (gülüyor).. Bir de farklı saç stillerine çok ilgiliyim..

- Biraz futbol dışına çıkmışken, futbol haricinde nelerle vakit geçirdiğini de anlatır mısın? Hobilerin neler? Dinlediğin müzik tarzı nasıl? En son izlediğin film veya okuduğun kitap hangileri mesela?
Futbol dışında ailemle ve arkadaşlarımla zaman geçirmeyi seviyorum. Sinemaya gitmek ve arkadaşlarla zaman geçirmek en sevdiğim aktiviteler açıkçası. Tenis izlemeyi ve oynamayı da seviyorum. En zevk aldığım müzik tarzları ise House müziği ve Funky House.. En son izlediğim film çok kötüydu, ondan bahsetmek istemiyorum (Gülüyor).. Ama bir öncesinde izlediğim 'Avatar' çok güzel bir filmdi. Ben zamanım olmadığından maalesef pek kitap okuyamıyorum. Umarım ilerde kitaplara daha çok zaman ayırabilirim..

- Son olarak Kıbrıs’ta ve Türkiye’de sevdiğin şeyler neler?
Kıbrıs yaşamı bence çok hoş, bunu düşünme nedenim ise insanların birbirine çok bağlı ve çok sıcakkanlı olması. Bir de Kıbrıs’ın plajlarını ve doğasını çok seviyorum. Kıbrıs yavaş yavaş gelişiyor, yeni okullar, çok modern ve üst düzey tesisler açılıyor.. Bir gelişim göstermesi beni mutlu ediyor.. Türkiye hakkında düşüncelerim ise; bence çok hızlı gelişen bir ülke. Son zamanlarda artık ayağını yere basabilen bilen bir ülke durumunda. Türkiye’de özellikle İzmir’i ve İstanbul’u çok seviyorum. Türkiye’de tatil yapmak da hoşuma gidiyor..

- Mete, bu keyifli sohbet için Ajansspor.com adına sana teşekkür ederim. Umarım hedeflerine kısa sürede ulaşabilirsin.
İyi dilekleriniz için teşekkür ederim, başarılarınızın devamını diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder